VAK'A-NÜVİS I. Murat - Hüdavendigar

'Osmanlı Kişilikleri' forumunda Hünkar tarafından 20 Ağustos 2017 tarihinde açılan konu

  1. Hünkar

    Hünkar El Muzaffer Daima
    El Muzaffer Daima

    Katılım:
    3 Ağustos 2017
    Mesaj:
    177
    Alınan Beğeniler:
    30
    Ödül Puanları:
    28
    Şehir:
    Payitaht
    I. Murat - Hüdavendigar
    I. Murat
    I. Murat Hüdavendigar
    3. Osmanlı Padişahı
    Lakapları: Hüdavendihar
    Şehit
    Tam Adı: Gazi Sultan I. Murat Han,
    Murat bin Orhan
    Hüküm Süresi: 1362 – 28 Haziran 1389
    (27 Sene)
    Sonra Gelen: I. Bayezid
    Biyografi
    Eş(ler)i: Gülçiçek Hatun
    Tamara Hatun
    Fûl-Dâne Hâtûn
    Çocukları: Yıldırım Bayezid
    Yahşi Bey
    Yakup Çelebi
    Savcı Bey
    Şehzade İbrahim
    Nefise Hatun
    Sultan Hatun
    Babası: Orhan Gazi
    Annesi: Nilüfer Hatun
    Doğum: 29 Haziran 1326
    Söğüt
    Ölüm: 28 Haziran 1389 (62 yaşında)
    Kosova
    Defin: Bursa
    Dini: İslam
    İmza:
    Murat Hüdavendigar
    Murat Hüdavendigar
    Murat Hüdavendigar
    Sultan I. Murat
    Sultan I. Murat
    Sultan I. Murat
    I. Murat Han
    I. Murat Han
    I. Murat Han
    Sultan I. Murat Türbesi
    Kosova'nın başkendi Priştine yakınlarındaki Sultan I. Murat Türbesi ve Civarı
    Kosova’nın başkenti Priştine yakınlarındaki Sultan I. Murat Türbesi ve civarı (2006)
    I. Murat'ın Kosova'daki Türbesi
    I. Murat'ın Kosova'daki Türbesi
    I. Murat'ın Kosova'daki türbesi
    I. Murat Devri Osmanlı Devleti Sınırları
    I. Murat devrinde Osmanlı Devleti sınırları
     I. Murat, Murat-ı Hüdavendigâr veya Gazi Hünkar, Osmanlı Devleti’nin üçüncü padişahı. Babası Orhan Gazi, annesi Nilüfer Hatun'dur. Babası Orhan Gazi döneminde 95.000 km² olan devlet toprakları onun döneminde yaklaşık 500.000 km² kadar genişlemiştir.

     "Hükümdar", "bey" anlamına gelen hüdavendigar unvanı verilmiştir. Tuğrası Sultan Murat bin Orhan olarak istiflenmiştir. Bazı kitabelerde Meliku'l-Adil İl Gazi es-Sultan Giyasu'd-Dünya ve'd-Din şanı ile anılmıştır. Adına kesilmiş olan gümüş ve bakır sikkelerde ve bazı diğer kitabelerde Murat bin Orhan el-Melik, el-Adil, es Sultanü'l Gaalib ad ve unvanları kullanılmıştır. Bazı kaynaklara göre, bu Osmanlıların İlhanlılara olan bağımlılığının sona erdiğini göstermektedir. Böylece Sultan unvanı ilk kez I. Murat zamanında kullanılmıştır. Batı kaynaklarında Amourad I olarak anılmaktadır.

     Şehzadeliği döneminde Edirne'yi alarak Balkanlara geçmiştir ve Balkanlarda fetihler yapmaya başlayarak Osmanlı Devleti'nin sınırlarını genişletmiştir. Kırkın üzerinde savaşı yönettiği ve hiç yenilmediği çeşitli kaynaklarda söylenmektedir. I. Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını gezerken bir Sırp askeri olan Milos Obilic tarafından hançerlenerek öldürüldü.


    Padişahlık Öncesi(top)

     Şehzadelik yılları hakkında elimizde hiç bilgi bulunmamaktadır. Annesi Rum asıllı Yarhisar tekfurunun kızı olduğu için, bundan ne kadar etkilendiği, örneğin Rumca bilip bilmediği meçhuldür. Çocukluğu ve gençliğinde İznik ve Bursa'da medreseler açıldığı bilinmekle beraber I. Murat'ın bu kurumlarda veya bunlarda bulunan değerli hocalardan İslamî eğitim görüp görmediği; yahutta babası ve dedesi gibi geleneksel Türkmen eğitimi mi gördüğü bilinmemektedir.


    Saltanatı(top)

     1362'de Orhan Bey ölünce, kendisi Rumeli'de bir muharebe ortamında iken, Bursa ahilerinin kararıyla, hükümdar ilan edilmiş ve Bursa'ya çağrılmıştır. Murat Bey tahtına geçtikten hemen sonra Aşıkpaşazade'nin deyişiyle kendi vilayetinden ve Karesi'den eyi leşker cem edip hemen Rumeli'ye dönme hazırlığı yapmaya başlamıştır.

     

     Fakat komşu devletler ve diğer düşmanlar bu hükümdar değişikliğinden faydalanmak için hemen harekete geçmişlerdir. Bizanslılar Çorlu, Burgaz ve Malkara'yı geri almışlardır. Kısa bir zaman önce Osmanlılara katılmış olan Ankara'nın Ahileri şehirlerinden Osmanlı kale muhafızlarını kovmuşlardır. Büyük şehzade İbrahim ayaklanmıştır. Bizanslılar, anne tarafından VI. Yannis Kantakuzenos'un torunu olan ve imparator V. Yannis Palaiologos'un kızıyla nişanlı olan küçük şehzade Halil'i kışkırtarak ağabeyinin hükümdarlığını kabul etmemesine neden olmuşlardır. Karamanoğulları da Osmanlılara hücum için ordusunu hazırlamaktaydı.



     Murat Bey önce deneyimli komutanlar, ulema mensupları ve diğer ileri gelenler ile bir görüşme yapmış ve bu sorunların hepsine o yıl çare bulmuştur. Önce Ankara'ya hücum edip kaleyi ve şehri eline geçirmiş ve bozguncuları elimine etmiştir. Sonra Sultan Höyüğü (Eskişehir) almış ve Bursa'ya dönüp biraz daha savaş hazırlığı yapıp yapamadan Karamanoğulları üzerine yönelmiştir. Tarihçi Şükrullah'ın deyimiyle



     "Karaman Beyi de ileri gelip iki ordu karşılaştılar... Kargılar kırıldı, kılıçlar çentik çentik, kalkanlar paramparça oldu. Kişiler güz yaprağı gibi döküldü... Karamanlılar çerisinden Varsak, Tatar ve Türkmenden sayısız kişiler toprağa düştü... Karaman Beyi takımlarını, ağırlıklarını bırakıp kaçtı."



     Bu sırada Eskişehir ve Bilecik taraflarında ayaklanma hazırlıkları içinde bulunan kardeşleri İbrahim ve Halil'i yakalattırdı ve boğdurdu.



     O zamana kadar devlet göreneğine göre beylerbeylikleri ve sancak beylikleri hükümdarın kardeşlerine veya oğullarına verilmekteydi. Fakat Murat Bey kardeşlerini boğdurduğu ve çocukları da çok küçük yaşta olduğu için hanedan dışı atamalar yapmak zorunda kaldı: Lala Şahin Paşa beylerbeyi unvanı ile ordu komutanı; Bursa Kadısı Cendereli (Çandarlı) Kara Halil Hayreddin'i de "kadı-asker" olarak atadı.


    Savcı Bey İsyanı(top)

     I. Murat bu seferde iken "taht vekili" olan oğlu Savcı Bey bir şehzade ayaklanması başlattı. Gerçekte bu Osmanlı şehzadesinin ayaklanması İstanbul'da Bizans İmparatorluğu için imparator adaylari arasındaki taht kavgalarının bir uzantısı idi. I. Murat 1373de yanına vasal hükümdar olan Bizans İmparatoru V. Yannis Palaiologos ile birlikte bir Anadolu seferine çıkmıştı. Konstantinopolis'deki büyük oğlu Andronikos küçük kardeşi Manuel ile taht için rekabet halinde idi.

     

     Babasının başkentten ayrılmasından istifade eden Andronikos bir komplo yapıp imparatorluğunu ilan etti. Bu ayaklanma eylemine her nedense daha 14 yaşında olan Osmanlı şehzadesi Savcı Bey de katılıp Rumeli'de babası I. Murat yerine hükümdar olduğunu ilan edip kendi adına hutbe okuttu. I. Murat, komutası altındaki Osmanlı güçleri ile hemen Rumeli'ye geçti. Şehzade Savcı Bey ve Bizanslı gaspçı Andronikos'un komutası altında bulunan birliklerle İstanbul yakınlarında "Apikridium" mevkinde bir çarpışma yapıldı ve I. Murat idaresindeki ordu Savcı Bey ve Andronikos'un ordusunu dağıttı. Savcı Bey Dimetoka'ya kaçtı ve orada yakalandı. Babası Savcı Bey isyanından çok etkilendiği için, önce onun gözlerine mil çektirme cezası uygulattı.

     

     Feridun Bey Münşeati terimiyle Savcı Bey "nur-ı basıradan mechur (görme ışığından yoksun)" edildi. Aynı ceza Bizans İmparatoru V. Yannis tarafından asi oğluna da uygulandı. Fakat tarihçiler Bizans İmparatoru'nun bu cezayı daha hafif bir şekilde uygulayıp oğlunun gözlerine kızgın sirke döktürüp yarı kör ettirildiğini bildirirler. I. Murat oğlunu kör ettirdikten sonra öfkesini yenemeyip sonradan Bursa'da bulunan Savcı Bey'i boğdurarak idam ettirdi. Bursa dolaylarında başlayıp orada biten Savcı Bey öyküsü sonradan şiir ve romanlara konu olmuş bir trajik vaka oldu.


    Anadolu'da Alınan Yerler(top)

     Elli yaşında iken 1376'da I. Murat Bursa'ya döndü ve savaşsız geçen 5 yılı orada sarayında geçirdi.



     1381'de oğlu Yıldırım Bayezid ile Germiyanoğulları Beyi Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatun ile evlendirdi. Germiyanoğulları çeyiz olarak Kütahya, Simav, Tavşanlı, Emet kentlerini Osmanlılara verdiler ve Süleyman Şah Kula'ya çekildi. Bursa'da yapılan görkemli düğüne konuk olan Hamitoğulları Beyi Hüseyin Bey ve elçisiyle görüşen I. Murat 80 bin altın karşılığında Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir, Karaağaç, Eğirdir ve Isparta'yı satın aldı. Bu siyaset sonucu Osmanlı kısa zamanda Karamanoğulları ile karşı karşıya geldi.



     Böylece I. Murat "Sultan" sanısıyla anılması gerektiren bir güce ulaşıyordu.


    Balkanlarda Alınan Yerler(top)

     I. Murat saltanatının 1381'i izleyen yıllarında Anadolu beyliklerinden Candaroğulları'nı içten zayıflatmayı ve Akdeniz'de güçlü Venedik devleti ile barışık kalmayı güden bir strateji uygularken Balkan sınırlarındaki akıncı beylerini ve ordu komutanlarını Balkan fethine devamla görevlendirdi.



     Gazi Evrenos Bey idaresindeki akıncı kolu daha önce kaybedilen Gümülcine'yi eline geçirdikten sonra Batı Trakya ve Makedonya'ya yöneldi. Balaban Bey Sofya'yı, Yahşi Bey Niş'i ele geçirdi. Akıncılar Vardar ve Struma nehirlerinin vadilerini takip ettiler ve hemen sonra Vezir Çandarlı Hayreddin Paşa ise Batı Trakya'da Kavala, Drama, Zihne, Serez ve Bizans'in ikinci büyük şehri olan Selanik'i aldı. Kara Timurtaş Paşa İştip, Manastır ve Hayreddin Paşa Ohri'yi ele geçirip Arnavut sorunlarına müdahale edilmeye başlandı. Buralara Anadolu'dan yeni göçmen Türkmenler nakil edilerek Balkanların Türkleşmesi konusuna da eğilindi.

     

    Karamanoğulları ile İlişkiler(top)

      I. Murat 60 yaşını Bursa'da geçirmekte iken bu sefer de damadı Karamanlı Alâeddin Bey'le uğraşmak zorunda kaldı. Alâeddin Bey 1386'da Osmanlı sınırlarını çiğneyip Osmanlı idaresine 1381'de geçen Beyşehir'e saldırdı. Bunun üzerine I. Murat büyük bir ordu ile Karamanlı merkezi Konya üzerine yürüdü. Alâeddin Bey'in af dilemesini ve barış önerilerini kabul etmedi.

     

     Osmanlı ve Karamanlı orduları Konya şehri yakınlarında bir çarpışmaya giriştiler. Alâeddin Bey yenildi ve Konya kalesine kapandı. Fakat Osmanlı ordusu kaleyi kuşatıp çok geçmeden alıp kenti fethettiler. I. Murat'ın kızı ve Alâeddin Bey'in karısı Nefise Melek Hatun babası huzuruna çıkıp kocasının affını diledi. Oğluna karşı çok haşin davranmış olan I. Murat, damadına karşı çok bağışlayıcı davrandı ve onun hayatını bağışlayıp Bursa'ya döndü.

    Balkanlardaki Gelişmeler,  Kosova Meydan Muharebesi ve Ölümü


     Osmanlı devlet idaresi bu sırada önemli bir değişme geçirdi. Çandarlı Hayreddin Paşa hastalanarak 22 Ocak 1387'da öldü ve yerine vezirliğe oğlu Çandarlı Ali Paşa atandı. O zamana kadar tek bir vezir varken, Karaman seferinden sonra bu seferde çok gayreti görülen Kara Timurtaş Paşa'ya da vezir payesi verildi. Böylece Çandarlı Ali Paşa da vezir-i azam payesini aldı.



     1388'de Balkanlarda yeni bir gaile ortaya çıktı. O zamana kadar vasal devlet hükümdarı olan Sırp Despotu Lazar ve Bosna Kralı Tvrtko, Hırvat prensleri ile Arnavutluk prensleri arasında bir Hıristiyan bağdaşıklık cephesi kurdular. Amaçları yeni bir Haçlı Ordusu kurup, Osmanlı Devleti'ni Balkanlardan çıkarmaktı. Bu cephenin kurduğu ordunun ilk başarısı 1388 Ploşnik'te küçük bir Osmanlı akıncı birliğini bozguna uğratmak oldu. Bundan cesaret alan Macarlar, Ulahlar ve hatta bir Osmanlı uyruğu konumlu Bulgarlar da bu cepheye katıldı.



     1389'da yeni Vezir-i Azam unvanlı Çandarlı Ali Paşa komutasında 30 bin kişilik bir kuvvet ile Rumeli'de sefere başladı. Bu kuvvet başarılar elde edip Tırnova ve Sumnu'yu aldı. Bu sırada I. Murat Anadolu'da beylerden ve ahaliden yeni bir ordu kurmakla meşgul olmakta idi ve çok gecmeden Rumeli'den de yeni takviye alan bu ordusu ile Bulgaristan'a girdi. Bunun üzerine Bulgar Kralı Şişman Hristiyan bağdaşıklıkdan ayrılıp teslim oldu. Ordunun bir kısmı Tuna boylarına yönelip stratejik Niğbolu ve Silistre kalelerini ele geçirdi. Haziran sonuna doğru büyük Osmanlı ordusu Kratova'da toplanmaya başladı ve burada I. Murat başkanlığında bir harp meclis kurulup bağdaşıklık ordusu üzerine yürüme kararı verildi. Şehzade Beyazid, Şehzade Yakup ve diğer deneyimli komutanlara görev belirtilerek bir muharebe planı hazırlandı.



     28 Haziran 1389'da Haçlı Ordusu ile Osmanlı ordusu Üsküp'ün kuzeyinde Kosova Ovası'nda büyük bir meydan muharebesine giriştiler. I. Kosova Savaşı olarak adlandırılan bu muharebede Osmanlı ordusu ile Hristiyan Sırp, Bosna, Eflak, Macar ve Hırvat bağdaşıklık ordusu sekiz saat süren bir çarpışmaya giriştiler. Hıristiyan ordusu sonunda büyük bir bozguna uğradı. Muharebe bittikten sonra veya muharebe sırasında I. Murat, Sırp Miloš Obilić tarafından hançerlenerek şehid edildi. Böylece I. Murat harp sırasında öldürülen tek Osmanlı Sultanı oldu.



     Bir ölüm kalım savaşı haline girmiş olan çarpışma ve hükümdara suikast olayı Türk/Osmanlı ve yabancı kaynaklarda çok farklı şekillerde anlatılır:

     

    •  Birçok Türkçe kaynakta I. Murat geleneksel olarak savaş alanının dolaşırken Sırp Despotu Lazar'ın damadı olan yaralı Milos'un hançerine hedef olmuş; otağına götürülmüş; ama kurtarılamayarak ölmüştür.
      Feridun Bey Münşeat adlı eserinde Miloş'un Müslüman olmak istediği nedeniyle I. Murat'a yaklaşıp yeninde sakladığı hançerle onu kalbinden vurduğunu bildirir.

     

    •  Dimitri Kantemir ise tarihinde  I. Murat'ın Kosova savaş meydanını gezerken yerdeki ölülerin çoğunun tüysüz delikanlılar olmasının nedenini sorduğunu; vezirin kendisine Padişahım zaten zafer bundan dolayı bizim olmuştur dediğini; I. Murat'ın ise bu harp meydanında öldürüldüğü hakkında önceki gece gördüğü bir rüyayı anlatmaya başladığını; bu sırada civarda yaralı bulunan bir Hristiyan askerin bu konuşan kişilerin padişah ve veziri olduğunu anlayıp onlara hücum edip I. Murat'ın karnına hançerini sapladığını nakleder.

     

    •  Yabancı kaynaklardan özellikle Sırp anlatımlarına göre, ise bir Sırp asılzadesi olan Milos'un görüşme talep ettiği; bunun kabul edilip serbestçe maiyeti ile birlikte I. Murat'ın otağında huzuruna çıktığı ve onun üzerine atılıp onu hançerleyip öldürdüğü yazılır.

     

    •  Bu olayla ilgili elde bulunan zamanına ait tek bir yazılı belge ise, Bosna Kralı I. Tvrtko'nun Floransa Senatosu'na gönderdiği 20 Ekim 1389 tarihli bir mektuptur. Bu mektuba göre muhaberenin başlarında Sırp ağır süvarilerinin bir hücumunda 12 kişilik bir grup Osmanlı ordusunu yarmayı başarmış ve bu 12 soylu süvariden biri I. Murat'ı öldürmüştür.


     Bu kaynak karışıklığı dolayısıyla hala gizemini koruyan bu suikast olayı nasıl olursa olsun, Şehzade Beyazid'in muharebe sahasından çağrılıp otağda Sultan ilan edilip kendisine biat edilmesi; yakalanıp esir düşen Sırp Despotu Lazar'ın ve yakınlarının '"mukabeleyi-misil" olarak öldürülmesi I. Murat'ın muharebe tam olarak bitmeden bir suikasta uğradığını açıkça göstermektedir.



     I. Murat'ın cenazesi, saltanat savı güder gerekçesiyle Kosova'da yeni padişah I. Bayezid emriyle boğularak öldürülen oğlu Yakup Bey'in cenazesiyle birlikte Bursa'ya getirildi ve Çekirge'deki türbesine gömüldü. Cenazenin sağlıkla nakli için, iç organları otağının bulduğu yerde Kosova'da defnedilmiştir. Türkler ve İslam dünyasında I. Murat'a Hüdavendigar lakabı ile kutsallık derecesinde saygı beslenmesine başlanmıştır. Böylece Kosova'da hala bulunan iç organlarının defnedildiği yer "Meşhed-i Hüdavendigar" adı ile ve Çekirge'de bulunan I. Murat türbesi birer ziyaretgah olmuştur.

    Saltanatının Değerlendirilmesi(top)

     I. Murat Osmanlı tarihinde ilk Sultan lakabı ile tanınan hükümdardır. 27 yıllık saltanatı sırasında Anadolu ve Rumeli'de 37 önemli muharebe yapmış ve bunlardan hepsini zaferle sonuçlandırmıştır.



     Şahsi karakterlerine gelince tarihlerde "orta boylu, uzun boyunlu, değirmi çehreli, seyrek dişli, koç burunlu, şahin bakışlı" olarak betimlenmiştir. Az ve güzel konuşması, cengaverliği ve avcılığa düşkünlüğünden söz edilmiştir. Katıldığı savaşlarda çarpışmalar başlamadan önce ordusuna yaptığı ateşli moral verici söylevler hala rivayet edilmektedir. Neşrî Tarihinde şöyle tasvir edilmiştir:



     Atası gibi hayır sahibi idi. Cemi ömrünü gazaya sarfetmiştir. Osmanoğullarında bunun ettiği gazayı hiçbir padişah etmemiştir. Dahi avı gayet sever idi ve nice bin altın ve gümüş halkalı itleri vardı. Doğanları yine öyle idi.



     Yabancı kaynaklar ondan "kibar şövalye" olarak bahsederler. Müneccimbaşı Tarihi ise adaletinden, iyilikseverliğinden ve merhametinden söz eder.



     Öldükten sonra sanki kutsallığa yükseltilmiştir ancak zamanında pek dindar olmadığı hakkında bazı ipuçları bulunmaktadır. Dimitri Kantemir tarihi Bursa kadısının bir özel davada I. Murat'ın şahitliğini cemaatle birlikte namaz kılmaması nedeniyle kabul etmediğini hikâye eder. Ancak Ahiler arasında en yüksek mertebeye ulaştığı, yaptırdığı bir vakfiyenin kitabesinde "Ahilerden kuşandığım kuşağı Ahi Musa'ya kendi elimle kuşattım" cümlesinden çıkartılabilmektedir.



     Hayırları ile ilişkili olan 1385 tarihli Vakfiye belgesi Arapça olarak elimizde bulunmaktadır. Bursa'nın Çekirge semtinde Hüdavendigar Camii ve imaret, medrese, misafirhane, türbe ve kaplıcayı kapsayan külliyesi vardır. Ayrıca Bursa Hisarı'nda Hisar Camii, Bilecik ve Yenişehir'de camiiler ve zaviye ve annesi adına İznik'te bir imaret yaptırmıştır.



     Osmanlı devlet idaresi I. Murat döneminde küçük bir beylik idaresinden bir Sultanlık idaresi şekline dönüştürülmüştür. I. Murat döneminde 'Devlet hükümdar ve sülalesinin ortak malıdır.' anlayışı kalkmış yerine 'Devlet hükümdar ve oğullarının ortak malıdır.' anlayışı gelmiştir. Edirne'nin Osmanlılar eline geçirilip ikinci bir başkent durumuna geçirilmesi I. Murat döneminde başlamış, Rumeli Beylerbeyliği kurulmuş ve bu Osmanlı devletinin bir Balkanlar ve Avrupa devleti olduğu gerçeğini vurgulamıştır. Vezirlerin sayısı artmıştır. Divan üyelerinin sayısı artırılmıştır. Devletin malî bünyesi ortaya çıkartılmış ve Defterdarlık makamı oluşturulmuştur. Çağının en ileri profesyonel askerî organizasyonu olan Yeniçeri ocağı kurulmuştur.

     

     
    #1 Hünkar, 20 Ağustos 2017
    Son düzenleme: 21 Ağustos 2017